25 Şubat 2014 Salı

PEMBE GÖL / HİLLER GÖLÜ / BATI AVUSTURALYA



Şişelediğiniz zaman bile pempe kalan göl...
Batı Avusturalya'nın Recherche Takımadaları'ndan biri olan Middle Island'da da bulunan bu göl ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmasına rağmen gölün neden pembe olduğu anlaşılamamış.

Bu renkteki göller arasında en meşhuru olan Hiller Gölü gizemini hala korumakta. Bu göl dünyada tek değil benzer özellikler gösteren 9 adet daha göl bulunuyor. Bunlar bir tanesi de Tuz Gölü. Tuz Gölü'de zaman zaman pembe renge dönüşüyor. Tuz Gölü'nde olduğu gibi bu göllerin bazıları sadece yaz aylarında pembe renge dönüşüyor. Bu aylarda, Güneş'in ışınları göle dik geldiğinden, oldukça kavurucu bir etkisi olmaktadır. Bu dönemde salgılanan kırmızı renk pigmentleri (özellikle beta-karoten), bakterileri ve algleri bu sıcaklıkta hasar görmekten korur. Ayrıca bu sırada, A Vitamini'nin üretimi de gerçekleştirilebilir. Tüm bu kimyasalların salgılanması, bu kimyasalların özgün renklerinden ötürü göle de pembe bir renk kazandırmaktadır. 

TEOTİHUACAN ŞEHRİ / MEKSİKA




                 












Kimler tarafından neden kurulduğu ve neden terk edildiği henüz bulunamamış olan bu şehrin Tanrılar Şehri diye anılmasının sebebi, bir efsaneye göre insanlardan önce Tanrıların burada toplanıp insanları nasıl yaratacaklarını tartışmalarıdır.
Teotihuacan’ın bu kadar büyük bir alana yayılması ise gerçekten şaşırtıcıdır. Kuzeyden güneye 3 km uzunluğunda ve 40 metre genişliğinde gösterişli cadde günümüzde Ölüler Yolu adıyla bilinmektedir. Bu yolun her iki tarafında piramitler ve tapınaklar bulunur. Cadde kuzeye doğru 30 metreye yakın yükselerek , güney yönünden gelen birinin yolu göğe doğru yükseldiğini düşündürtür. Yolun aşağısında duran birinin eşit yüksekliklerden oluşan basamakların, göğe doğru uzanan sonsuz bir merdiven olduğunu ve Ay piramidi ile sonlandığını düşünmesini sağlar. Ölüler Yolu Ay Piramidi ile sona erer. Ölüler Yolunun sol tarafında Güneş tapınağı bulunmaktadır. Doğu tarafında ise 3. Büyük tapınak Quetzalcoatl bulunmaktadır.
Kentteki resimlerde diğer kimselerden daha görkemli ya da ayrıcalıklı giysilerle resmedilmiş bir kimse tasvirlerine rastlanmamış olması arkeologlara kentin bir kral yerine bir konsey tarafından yönetildiği fikrini uyandırmıştır.
Oraya gitmişken Meksika Antropoloji Ulusal Müzesini de gezmenizi tavsiye ederim.

21 Şubat 2014 Cuma

BLUEBERRY ( YABAN MERSİNİ)


                                         

BLUEBERRY’nin Yararları ( YABAN MERSİNİ) :
1.Kan şekerini düzenler
Tip2 diyabet, insulin direnci veya metabolik sendromda düzensiz kan şekeri salgılanır. Elbette bu soruna özgü diyet programı uygulanmalıdır ama araştırmalara göre düzenli yabanmersini tüketenlerde tüketmeyenlere göre daha regüle kan şekeri salgılanmaktadır.
2.İdrar yollarını temizler
Çoğu idrar yolu enfeksiyonuna E. Coli olarak bilinen bir bakteri neden olur, idrar yoluna yapıştığından idrarla da atılamamaktadır. Yabanmersini ise doğal antibiyotik özelliği ile idrar yolunu bu bakteriden temizleyebilmektedir.
3.Görme kaybına faydalı
Yabanmersini yüksek oranda antosiyanin içermesinden dolayı görme kaybını önleyici özelliğe sahip. Makula dejenerasyonu, katarak, miyop, göz kuruluğu hatta enfeksiyonlara karşı koruyabilmekte.
4.Beyin sağlığını korur
A,B,C vitaminleri, antosiyaninler, selenyum, magnezyum, fosfor, bakır, çinko gibi önemli besin öğelerinden zengin olan yaban mersini beyin hücrelerini ve sinirlerini koruyucu özelliğe sahip ayrıca hafızayı güçlendir. Özellikle alzheimer gibi giderek artan bir hastalığa karşı koruyucudur. Çalışmalara göre düzenli yabanmersini tüketen çocukların öğrenme kapasitesi de yükselmektedir.
5.Kalp hastalıklarından korur.
Lif oranının yüksek ve antioksidanlardan zengin olması nedeniyle özellikle LDL kolesterol seviyesini düşürücü özelliğe sahiptir. Bu nedenle kalp sağlığını korur. Ayrıca düzenli olarak yabanmersini tüketenlerde eNOS enzim seviyesinin de yüksek olduğu belirlenmiştir, eNOS enzimi yine kalp hastalıklarından koruyucu özelliğe sahiptir.

6.Sindirim sistemini düzenler
Lif içeriği nedeniyle sindirim sistemini düzenler, kabızlık problemi olanlarda faydalıdır. Ayrıca içeriğindeki bakır ve fruktoz nedeniyle sindirimi hızlandırır.

7.Kanserden korur
Pterostilben, ellagic asit gibi kansere karşı koruyucu içeriğiyle ayrıca C vitamininden de zengin olmasıyla özellikle kolon, rahim ve karaciğer kanserine karşı faydalıdır.
8.Doğal antidepresandır
Enerji metabolizmasını düzenleyici, sakinleştirici özelliğiyle doğal anti depresantdır. Rengi ne kadar koyuysa içeriği de o kadar zengin olmaktadır.
Diğer Önemli Faydaları:
1-Yaprak ve kuru meyvelerinden yapılan çay ishal giderici özellik taşımaktadır.
2-Yaban mersini çayının bayanlarda özel günlerin etkisini azalttığı ve düzene sokmaktadır.
3-Yaban mersini çayının idrar yolu enfeksiyonlarında antibiyotik etkisi göstermektedir.
4-Kansere karşı vücudu koruyan enzimleri aktive etmektedir.
5-Anti kanserojen ve antioksidan özelliğe sahiptir.
6-Yağlı bileşiklerin vücuttan atılmasını sağlar.
7-Taze olarak yenildiğinde kanı temizler.
8-Besleyici olmasına rağmen kalori ve sodyum içeriği düşüktür.
9-Kan şekerini düşürür
10-Bağırsak metabolizmasını düzenleyen lifli özelliği vardır.
11-Kan kolesterolünü düşürür.
12-Pektin içeriği yüksektir.
13-Kalp krizi riskini azaltır.
14-Gece görüş kabiliyetini artırır.
15-HIV VİRÜSÜNÜN tekrarlanmasını azaltır.
16-Damar elastikliği ve gözlerin geçirgenliğini artırır
17-Vücutta biyoaktif madde olarak kullanılan polifenoller, aktokyaninler, flavanoller ve tanenlerce zengindir.
18-Kansere karşı savaşan ELLAGIC-ASİT içeriği oldukça yüksektir.
19-Diyetlerin sağlıklı ve çok değerli bir parçasıdır.
20-Göz yorgunluğunu giderir, miyopluk ve şeker hastalığından kaynaklanan görme bozukluklarını engeller. Kamaşma, kılcal damar çatlaması ve gece körlüğünü ortadan kaldırır.
21-Kabızlık, bulantı, mide kramplarını ve ülseri önler.
22-Damar sertliği oluşumunu engeller.
23-Varis ve basur’u (hemoroit) iyileştirir.
24-Sakinleştirici özelliği vardır.
25-Ağız içi yaralarını iyileştirir.

26-İltihaplar için dezenfektan özelliği taşır potasyum içeriği son derece yüksektir

DEKORATİF MUM NASIL YAPILIR?


KELEBEKLER VADİSİ



                                     
                                  



                           
                               


                                                                                                                                                              




Ölüdeniz belde sınırlarındaki doğal hazine KELEBEKLER VADİSİ...

Kelebek Vadisi’nin geçmişi MÖ IV. yüzyıla kadar uzanır. Likya'nın "Perdicia" isimli yerleşim yerinin bazı kalıntıları Kelebek Vadisi Kanyonu’nun hemen üstünde yer alır. Buradaki köy "Faralya" ismiyle anılmaktadır. Köyün günümüzdeki adıysa Uzunyurttur. Bizans ve Yunan uygarlığından Osmanlı'nın son zamanlarına kadar sürdürülen, yamaçların teraslanmasıyla oluşturulan bahçecilik kültürü bugüne kadar gelmiştir. Times'a göre Türkiye'nin gizli cennetlerinden birisidir. 

Kelebekler Vadisi'de 80'den fazla farklı türde kelebek bulunuyor. Konaklamak isterseniz 500 kişi kapasiteli bir tesis bulunuyor. Tesis derken yanlış anlaşılmasın çadır ya da ağaç evlerde kalıyorsunuz. Sabah kahvaltınız ekolojik ürünlerden oluşuyor. Kaldığınız süre boyunca " Kelebek Okulu Projesi" ne ücretsiz olarak katılabilirsiniz. Eğer otelde kalmak istiyorsanız Faralya Köyü'ne gitmeniz gerekiyor. 
1Mart - 1 Kasım tarihleri dışında bu bölgede konaklamak yasaktır.     

Nasıl Gidilir?
İstanbul'dan her gün Dalaman'a uçak bulunuyor. Dalaman'a indikten sonra servis ile Fethiye'ye gidiliyor.  Vadiye ulaşım Ölüdeniz'den kalkan tekneler ile sağlanıyor. Faralya Köyü'nden tırmanarak da gidebilirsiniz ama bunun için profesyonel bir dağcı eşliğinde tırmanmanız gerekiyor ve elbette çok ciddi performans gerektiriyor. 







GÖCEK / FETHİYE

           

                                                                            
           


Bugün size çoğunuzun adını duymuş olduğunuz GÖCEK Köyü'nden söz edeceğim. Göcek Fethiye'ye 35km. Dalaman'a 18km. uzaklıkta bulunana muhteşem bir köy. Göcek, geçmişte Likya uygarlığının gelişmiş iki kenti olan Telmesos (Fethiye) ve Kaunos (Dalyan) arasında kalmış bir Likya yerleşimidir. Göcek'in adı Özal'ın Hürriyet Adası'na gitmek için Göcek'ten tekneye binmek için burası muhteşem bir yer sözleriyle duyulu.      

Bizim Göcek maceramız bir tanıdığımızın bizi Göcek'ten kalkan bir tekne ile ıssız bir adada kurulmuş olan küçük bir restorana götürmesiyle başladı. Ben o zaman 8 yaşındaydım tahmin edebileceğiniz gibi o zamanlarda Göcek sadece bir köydü. Ailece her yaz kamp demeye dilimin varmadığı deniz kenarındaki bir araziye dev günlük ağaçlarının altına çadır kurardık. Öyle ki siz duş yaparken yan tarafta birisi bulaşık yıkamaya geldiğinde duşun suyu kesilirdi. O zamanlar küçük bir botumuz vardı. Her sabah botumuzla denize açılırdık. Beni yakından tanıyanlar bilirler babam saatlerce dalardı biz de bir koyda denize girerdik. O zamanlar yaşım gereği benim için Nazi kampından farksızdı. Düşünün ki peynirimizi bile Ankara'dan getirirdik sabah ekmek almak için köye yürümek zorundaydık. Şimdi yan yana bir çok büyük market var hatta sadece İstanbul'da bulunan özel ürün satan dükkanlar var. Peynir bulamadığımız köyde şimdi aklınıza gelebilecek her marka ürün satılıyor. Kısacası turizm bu kasabayı ihya etti. Ailem 2000 yılında Göcek'e yerleşti ve bir de fiber tekne aldılar. Artık denize gitmek çok daha keyifli oluyor. Oğlumda her yaz miçoluk yapıyor :)

Göcek'te bir çok otel ve pansiyon bulunuyor. Her gün Belediye'nin marinasından adalara tekne turları yapılıyor. Sahilden denize girmek isteyenler için Göcek'e 10dk. mesafedeki İnlice sahiline minibüs ile ulaşım imkanı var. Şunu da belirtmeliyim ki eğer denizi sevmiyorsanız Göcek uygun bir tatil beldesi değil. 
Oraya kadar gitmişken elbette Ölüdeniz'e, Katrancı Koyu'na, Kaya Köy'e ve Kelebekler Vadisi'ne gitmeden olmaz. Hava 40derece iken Saklıkent'in buz gibi suyuna girmek size çok iyi gelecek. Baba Dağı'dan yamaç paraşütü ile atlamanızı şiddetle öneririm. Manzara karşısında diliniz tutulacak. Mayıs ayında Göcek'te olursanız Regatta Yarışını da izleyebilirsiniz.  










20 Şubat 2014 Perşembe

DÜNYANIN EN YÜKSEKTEN DÖKÜLEN ŞELALESİ

                             

                                         
                                       

Kerepakupai Meru Şelalesi (İspanyolcaEl salto Ángel), Venezuela'da bulunan dünyanın en yüksek çağlayanıdır. National Geographic ekibi tarafından 1949 yılında yapılan resmî ölçüme göre 979 m yüksekliğindedir.
Şelaleyi, 20. yüzyılın başlarında, kâşif Ernesto Sánchez La Cruz keşfetmiştir. Batı dünyası ise ancak 1935'te ABD'li pilot Jimmie Angelsayesinde bu şelalenin varlığını öğrenmiştir. Angel, değerli taşlar aramak amacıyla 1933 yılında çıktığı yolculukta şelaleyle karşılaşır.[2] Şelalenin güzelliğini karısı ve iki arkadaşıyla da paylaşmak isteyen Angel'ın tekrar gelişinde kullandığı uçak, yerlilerin Şeytan Kanyonu dediği Auyan tepesine düşer. Angel, karısı ve iki arkadaşı, 11 gün süren çetin bir mücadelenin ardından küçük bir kasabaya iner. Onların bindiği uçak ise tam 33 yıl sonra tepeden helikopter yardımıyla kaldırılarak Maracay'daki Aviation Müzesi'nde sergilenir. Şeytana meydan okuyan uçuşuyla Angel, Venezuela'nın efsanesi haline gelir.
Şelalenin suları, en uç noktadan tabana doğru düşerken 807 metre boyunca hiçbir engele çarpmadan ilerler. Doğa bilimciler bu olayı "serbest düşüş" olarak tanımlar. 807'inci metreden sonra kaya çıkıntısına çarpan suların yolculuğu bir süre daha devam eder ve 979'uncu metrede sona erer. Sisli bir görüntüye sahip olan şelalenin suları, kuzeye doğru yol alarak Churun Nehri'ne karışır.

Şelaleyi havadan görebileceğiniz gibi nehir boyunca "CURIARA" adı verilen kanolara binerek te görebilirsiniz. Nehirden yapılan bu yolculuk yaklaşık 4 saat sürüyor. Şelalenin altında yüzebiliyorsunuz. Şelalenin muhteşem manzarasına ek olarak aynı anda birden fazla gökkuşağı görmek mümkün. Şelaleye yürüyerek gidip dönmek 14-15 gün sürüyor.Tavsiye edilen dönem elbetteki bahar ayları.   
Konaklamak için Kawak Köyü tavsiye ediliyor. Bu köyde otel aramayın çünkü hamakta yatıyorsunuz :)
Nasıl gidilir?
Venezuela'nin baskenti Caracas'a gitmeniz gerekiyor. Schengen vizeniz varsa özellikler Frankurt ve Avusturya'dan gelen direkt uçuslar  bulunuyor. Ciudad Bolivar'a ulaştıktan sonra ki ister uçakla ister otobüsle gidebilirsiniz buradan turlarla şelaleye ulaşabilirsiniz. 
www.gekkotours-venezuela.de
http://www.abenteuer-venezuela.de/eng/home%20eng.htm



DÜNYANIN SEKİZİNCİ EN MUTLU ÜLKESİ


                                    


                                   

                                   

                                   



 Bu ülke ejderhalar ülkesi olarak da tanınıyor. Buraya aynı zamanda " Masallar Ülkesi" deniyor çünkü burada yaşayan herkes çok mutlu. Budist inançları nedeniyle onlar için en önemli zenginlik sevgi ve saygı. Doğal manzarasının ve nefes kesen güzelliğinin yanında, sahip olduğu kendine özgü kültürü ve gelenekleri de onu yakınındaki diğer büyük ülkelerden ayıran en önemli özelliklerinden biridir. Bhutan dünyadaki Vajrayana Budizmine bağlı tek ülkedir. Ülkeye televizyon 1999 yılında gelmiştir. Taktsang Manastırı dünyanın en önemli Budist sit alanlarından biridir. Haziran ortasından Ekim ortasına kadar farklı rotalarda ve farklı tarihlerde doğa yürüyüşleri organize edilmektedir. Ülke çapında farklı bölgelerde festivaller düzenlenmektedir. Festivallerde takılan maskeler 8.yüzyılda yaşanan olayları yansıtmaktadır.
Bhutan'da hiç nüfus sayımı yapılmamıştır.
Resmi dilleri Tibet diline yakın olsa da  Dzongkha'dır. Çoğunluk İngilizce biliyor.
Tiger's Nest olmazsa olmaz ziyaret edilmesi gereken bir tapınak. Ne kadar sık spor yaptığınıza bağlı olarak yürüyüş yaklaşık 3,5 - 4 saat sürüyor. Sanırım gitmeden önce biraz antreman yapmakta yarar var :) Bhutan'da her tapınağın bir hikayesi var. 
Bhutan'a gidebilmek için mutlaka bir seyahat acentası ile iletişime geçmeniz gerekiyor kişisel vize başvurusu kabul edilmiyor. Bhutan Havayolları ile gidebilirsiniz.

http://www.littlebhutan.com/?from=Google&gclid=CMmb-ML12rwCFacewwodFC0A9w

2006 yılında Business Week'in küresel anket sonuçlarında  Butan Asya'nın en mutlu,  dünyanın da sekizinci en mutlu Ülkesi olarak listede yerini almıştı.

19 Şubat 2014 Çarşamba

PERİ HAVUZU / SKYE / İSKOÇYA



                                   


Yılın her mevsimi böyle muhteşem görünen İskoçya'daki Peri Havuzu görülmeye değer doğa harikalarından birisi olarak listeye ön sıralardan giriyor.



POPEYE / MALTA/ TEMEL REİS KÖYÜ



POPEYE / MALTA
TEMEL RESİ KÖYÜ :)

                                     




                                     [4676791092_575cee80ec4.jpg]

                                     
1980'de çekilmiş olan Temel Resi filimine ev sahipliği yapmış olan çocuğunuzla gidebileceğiniz keyifli bir kasaba.

Malta’nın güneyinde yer alan bu balıkçı köyü her ne kadar modern turizmin gelişmesi ile tatil merkezlerine dönüşmüş olsa da geleneksel havalarını korumaktadır. Ülkenin en ünlü balık restaurantları Marsaxlokk deniz kıyısında bulunur. Pazar günleri Marsaxlokk limanında kurulan sokak pazarını gezebilirsiniz.
Mayıs ve Eylül ayları gidilecek en güzel dönemdir.
Malta adasının belli sahil bölgelerinde eskiyi aratmayan pay ton gezileri düşünülmüştür. Bu sayede adayı romantik bir atmosferde görme şansı bulacaksınız.
Malta para birimi Avrupa birliğinden öncesi Malta lirası olup, 2008 yılından bu yana gelen süreçte EURO olarak kullanılmaktadır.
Malta adasına ulaşımın en pratik yolu havayoludur ve İstanbul- Malta uçak seferleri AIR MALTA (ulusal hava yolu taşımacılığı ) tarafından haftanın pazartesi ve perşembe günleri gerçekleştirilmektedir. Uçak fiyatları sezona göre değişiklik gösterir.



QUINTA DA REGALERIA / SINTRA / PORTEKİZ

QUINTA DA REGALERIA / SINTRA / PORTEKİZ


                              

                                      

                               
                                                 
     

                                



Portekiz’in en çok turist çeken şehirlerinden. Sintra’nın en eski yapılarından biri 9’uncu yüzyılda Mağribiler tarafından inşa edilen kalesi.1147 yılında ilk Portekiz Kralı Afonso Henriques tarafından fethedilen Sintra, Endülüslü Arap coğrafyacı Al-Bakri’nin (1014-1094) eserlerinde de yer almış. Kristof Kolomb’un 1493’te  sığındığı kent, uzun tarihi boyunca pek çok kral gördü. 

Kapıdan girdiğinizde tabanındaki Venedik mozaiklerinden de anlayacağınız gibi Av Salonu’yla karşılaşacaksınız. Kral odasında Portekiz’in 20 kral ve dört kraliçesinin portrelerine baktıktan sonra yukarıya çıkın. Panorama Terası’ndan hem sarayın detaylarını hem de bahçeyi seyredebilirsiniz.
Monteiro ailesinin “Neo-Manuelin” tarzında tasarlanmış yazlık sarayının bulunduğu arazi, önceleri Regaleira Baronu’na aitmiş. Carvalho Monteiro araziyi 1892’de satın almış ve hayalindeki sarayı inşa ettirmek için İtalyan mimar Luigi Manini’yle anlaşmış. La Scala’nın tasarımcılarından Manini, Roma, Gotik, Rönesans ve Manuelin (Lizbon’daki Belem Kulesi’nde de kullanılan Portekiz Gotik tasarım anlayışı) tarzında hazırladığı planı başarıyla uygulamış. Dört hektarlık arazide Masonluk, simya, 16’ncı yüzyılda Avrupa’da kurulan bir tür ezoterik örgüt olan Gül-Haçlılar ve Tapınak Şövalyeleri tarikatının sembollerini kullanarak ezoterizme ilgisi olanların hayran kalacağı gizemlerle dolu bir evren yaratmış. Sanki bu bir roman ve siz attığınız her adımda romandaki gizemlerden birini çözmek için etrafınıza bakınıyor, izler, ipuçları arıyorsunuz. 
Bahçede sadece ezoterik örgütlerin sembolleri değil, mitolojik dünyadan da izler var. Yunan tanrılarının heykelleri için hazırlanan ‘Tanrılar Terası’ bunun en büyük göstergesi. Spiral bir merdivenle yerin derinliklerine inen kuyu ise cennetle yeryüzü arasındaki bağı aktarma görevi görüyor. Bahçede.ise Bolluk çeşmesi, labirentler, tünellerle inisiasyon kuyusuna bağlanan mağara ve yeraltı yürüyüş yolları bulunuyor. 
Çocuklarınız ile keyifli zaman geçirebileceğiniz bir mekan. Sintra’da 6-12 yaş arası çocuklar için tasarlanmış pek çok aktivite var. Bunlardan biri iki saat süren bir hazine avı! Bu etkinliğe katılanlardan Pena Sarayı Parkı’nın çeşitli yerlerine saklanmış parçaları bulmaları isteniyor. Herbir parça, sarayın tarihine dair ipuçları taşıyor. 
SINTRA’YA Lizbon’dan trenle gidebilirsiniz. Yaklaşık yarım saat sürüyor.
Nerede kalınır? Tivoli Palacio de Seteais Hotel, nefes kesici güzellikteki bir Roma havuzuna sahip Cinco Bed & Breakfast ve Sintra merkezine 10 dakika uzaklıkta bulunan, 1746 yılında inşa edilmiş bir Portekiz evinde hizmet veren Quinta do Scoto listenin başında yer alıyor.

http://www.eurobookings.com/landmark/pt/quinta-da-regaleira.tr.html


BENİM ZAMANIMDA

Çoğumuzun benim zamanımda dediği şeyler vardır. Geçen günlerden birinde bir arkadaşım ile eski günler hakkında sohbet ederken yetiştiğimiz ...