17 Aralık 2018 Pazartesi

SAMİMİ BULMADIĞIM SÖYLEMLER

Bu şehrin gürültüsünden çok yoruldum, küçük bir sahil kasabasına taşınmalıyım ( böyle bir niyeti olanlara tavsiyem taşınmayı düşündükleri küçük, şirin tatil kasabasında en az bir kış geçirmeleri)

O kadar mutsuzum ki intihar edip bu hayattan kurtulmak istiyorum, nasıl olsa kimse arkamdan üzülmez

Arada çocuğumuz olmasa boşanacağım da boşanmış anne-babanın çocuğu problemli olur. Çocuğuma bunu yapamam ( çocuklar yeni durumlara bizden çok daha çabuk adapte oluyor )

El alemin yanında çalışmaktan bıktım, kendi işimi kuracağım

Sana güveniyorum da çevrendekilere güvenmiyorum ( çok klişe)

Kitap okumayı çok seviyorum ama o kadar yoğun çalışıyorum ki kitap okuyacak vaktim kalmıyor
( her gece yatmadan 15dk yeter de artar bile )

Ben de tam seni arayacaktım, inan hep aklımdasın

Aylarca konuşmasak bile ilk konuştuğumuzda sanki dün konuşmuşuz gibi sohbet ediyoruz ( dostum dediğimiz insanlar için belki söylenebilir)

İste canımı vereyim :)

Not: Bu liste böyle uzar gider. Aklıma geldikçe ekleme yapacağım



PLANLI OLMAK ÜZERİNE


Planlar kısa vadeli ya da uzun vadeli olabilir. Planladığım bir şey varsa o tarih gelene kadar içimde bir heyecan olur. Planımı gerçekleştireceğim günü beklerken günler hızlıca akıp gider. Örneğin hafta sonu için sevdiklerimle paylaşabileceğim bir plan yaptıysam bir bakmışım cuma olmuş.  O gün gelsin düşünürüz tarzı söylemler hiç bana göre değil. Ben plan yaparım ve günü geldiğinde uygularım. Tabi ki her zaman planlarım gerçekleşmez. Eğer planın içinde sadece ben varsam çok önemli bir aksilik olmazsa  %100 gerçekleştiririm. 

Planlı olmayı babamdan öğrendim. Çocukluğumda yaz tatiline gitmeden en az 3 ay önce tarihini bilirdim. O zamanlar yılda 2 kez çadır tatili yapardık. Babam aylar öncesinden götürüleceklerin listesini yapardı. Tatile çıkmadan 1 hafta önce elindeki listeye göre malzemeler kutulara koyulmaya başlanırdı. Etrafımızdakilere bu programlı hazırlık gereksiz gelirdi. İlk çadırımızı denemek için salonun ortasına kurduğumuz gün dün gibi hafızamda...

Ben her şeyi önceden planlayan bir babanın kızıyım. Babamın her zaman A-Z planı olur. Benim de her zaman 2.,3. hatta 4. planım vardır. Oğlumu da aynı şekilde yetiştiriyorum. Yapılan kötü bir plan bile plansızlıktan iyidir. Tabi ki insan her zaman planlı yaşayamaz. Spontane gelişen aktivitelerde bana keyif verir.

Cep telefonları yokken hayat çok daha güzeldi. Arkadaşlarımızla günler öncesinden nerede, ne zaman buluşacağımızı konuşurduk ve herkes bu plana uyardı. Şimdilerde maalesef yapılan plana uyan insan sayısı çok az. Buluşulacak saate az bir zaman kala bir telefon geliyor " kusura bakma işim çıktı, bugünü ertelesek olur mu? ( buradaki ? işareti aslında bir soru arkasına koyulmuş ? işaretlerinden değil. Ben gelmiyorum kibar olduğumu düşünmen için soruyormuşum gibi yapıyorum aslında ben çoktan gelmemeye karar verdim demek)

Ben gerçekten o yılları özleyenlerdenim :(

"Planlar, anlayışlı insanların düşleridir" demiş Fuchtersleben

Tüm planlarınızın gerçekleşmesi dileğiyle...




14 Aralık 2018 Cuma

EVCİL HAYVAN SAHİPLENMEK


İlk evcil hayvanım bir sokak köpeğiydi. Ablam bir akşam eve geldi ve arkadaşının bir sokak köpeği bulduğunu ama annesinin eve almadığını söyledi ve o an annemi ikna çalışmalarına başladık. Ertesi sabah küçük sevimli köpek yavrusu evimizdeydi. Adını BİRİCİK koyduk. Annemle anlaşma şöyleydi: sabah ablam, akşam ben gezdirecektik ve mamasını, ki o zaman hazır mama şimdiki kadar yaygın değildi biz ne yersek ufaklık da onu yiyordu, biz verecektik. Tabi ki anlaşma sözde kaldı biz sadece sevme işini üstlendik. Her yıl babaannem ve dedem 1 ay bizde kalırlardı. Babaannem hayvanları hiç sevmezdi ve Biricik'i de sevmedi ve Biricik verildi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen verildiği anı dün gibi hatırlıyorum. Bir ay boyunca kimseyle konuşmamıştım. O zamanlar ben lisede ablam ise üniversitede okuyorduk. 5 yıl sonra bu sefer kapımıza bir kedi geldi. Hamileydi biz de evimize aldık ama evin mutfak hariç hiçbir yerine girmedi. 5 tane yavrusu oldu, yavruları doğduktan 1 ay sonra kayboldu. 3 yavruyu sahiplendirdik, 2 yavru bizde kaldı. Ben üniversite için Kıbrıs'a gidince mecburen o yavruları da sahiplendirdik.   

Aralık 2017'de kapımızın önüne 3-4 aylık bir dişi yavru kedi geldi. Önceleri kapının önünde mama ve su veriyorduk. Bir gece eve aldık, o günden sonra evimizden hiç çıkmadı; çatıya çıkıp bacaya düştüğü gün hariç :)  Bizi seçmişti. Adını Arya koyduk. Arya'yı sahiplenmemiz de bir arkadaşımın kedisi ile olan ilişkisinin etkisi çok büyüktür. Daha önce de evcil hayvanına bağlı insanlar gördüm ama onların bağlılığı bambaşka. Baba- oğul gibiler.

Arya hayatımıza girdiğinden beri yaşamımızda gözle görülür değişiklikler oldu. Evin paylaşılamayan küçük kızı oldu. Oğlum zaman zaman Arya benim yerimi aldı diye takılır bana. Evimizin kapısına geldiğim anda Arya'da kapının arkasına geliyor ve beni karşılıyor.Üzgün olduğumda herkesten önce Arya fark ediyor ve annecim üzülme der gibi yüzüme bakıp kucağıma geliyor. Çıkarttığı hırıltılar terapi gibi. Günümüz ne kadar kötü geçerse geçsin Arya ile oynamak bana ve tüm ailemize iyi geliyor. O da sevildiğini biliyor. Arya mutlu bir kedi. Umarım uzun yıllar bizimle olur.
  
Keşke çok daha önce bir evcil hayvan sahiplenseydik. Çocuğunuzun evcil hayvan ile büyümesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu ancak yaşayarak anlayabilirsiniz.

Evcil hayvan almayın SAHİPLENİN   

BENİM ZAMANIMDA

Çoğumuzun benim zamanımda dediği şeyler vardır. Geçen günlerden birinde bir arkadaşım ile eski günler hakkında sohbet ederken yetiştiğimiz ...